___ADABİCİ___ Genelkurmay Başkanı
Mesaj Sayısı : 180 Yaş : 29 Nerelisin GENÇ : ankara Ruh Hali : Takım : Meslek : öğrenci Müzik Türü : Sanal Hayvan : En Sevdiği İş : Beğenirlik : 5 Rep : 7 Kayıt tarihi : 24/08/08
| Konu: Geri: Hizmet Etmek Ptsi 29 Eyl. 2008, 14:49 | |
| Toplumsal devrimleri ana basliklar halinde bu bölümde bulabilirsiniz..
DİN KURUMLARININ DÜZENLENMESİ
Halifeliğin kaldırılmasından sonra, din kurumlarının yeniden düzenlenmesi gerekiyordu. Bunlardan en önemlisi tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasıdır.
Osmanlı Devleti zamanında ülkede birçok tarikat vardı. Tarikat, sözlük anlamı olarak; aynı dinin içinde, tasavvufa dayanan ve bazı ilkelerle birbirinden ayrılan, Allah'a ulaşma arzusuyla tutulan yol demektir. Tarikat mensupları tekke ve zaviye adı verilen yerlerde toplanırlardı. Ancak Osmanlı Devleti'nin son zamanlarında bazı tarikatlar amaçları dışına çıktılar. Halkın dinî duygularını istismar ederek yenilik hareketlerini engellemeye çalıştılar. Bu durum, lâik devlet anlayışı ile bağdaşmıyordu.
Mustafa Kemal, Kastamonu'ya yaptığı bir gezide konuyu dile getirdi: "Efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakîkî tarikat, medeniyet tarikatıdır. Medeniyetin emir ve istediğini yapmak, insan olmak için kâfidir."
Bundan sonra gerekli çalışmalar yapılarak 30 Kasım 1925'te çıkarılan bir kanunla, tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı. Kanunda ayrıca şeyhlik, dervişlik, müritlik gibi tarikat unvanları ile bunların özel kıyafetlerinin giyilmesi de yasaklandı. Bu uygulama lâiklik ilkesine geçiş aşamalarından biridir.
KADININ TÜRK TOPLUMUNDAKİ YERİ (SOSYAL HAKLARI, SİYASİ HAKLARI)
Türk toplumunda kadının saygın bir yeri vardır. Orta Asya'da kurulan ilk Türk devletlerinde kadın ve erkek eşit haklara sahipti. Devlet yönetiminde, hakanların yanında hatun adı verilen eşleri de söz sahibiydi. Kadınlar ata binip ok atar, top oynar, güreş gibi ağır sporlar yapar ve savaşlara katılırlardı. Toplumda tek eşlilik prensibine bağlı kalınır, ev eşlerin ortak malı sayılırdı. Namus ve iffete büyük bir önem verilirdi.
Osmanlı Devleti Dönemi'nde kadın haklarında gerileme oldu. Kadınlar evlenme, boşanma, miras ve eğitim işlerinde pek çok haklarını kaybettiler. Bununla birlikte köylerde ve kasabalarda yaşayan kadınlar, her alanda eşlerine destek oluyordu. Kurtuluş Savaşı yıllarında, erkeği cepheye giden Türk Kadını, çocuğunu yetiştirmiş ve evinin geçimini sağlamıştır. Hatta silâh ve cephane taşıyarak savaşa katılmıştır. Bu davranışı ile Türk Kadını, Türk toplumundaki önemli yerini bir defa daha ispat etmiştir.
******, kadınlarımızın medenî, siyasal ve sosyal haklarına kavuşması gerektiğine inanıyordu. Türk kadınının bu durumunu ****** şu sözü en güzel şekilde ifade eder: "... Dünyada hiçbir milletin kadını, ben, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu Kadını kadar gayret gösterdim diyemez".
Türk toplumunda ailenin, ailenin içinde de kadının yeri ve önemi büyüktür.
Türkiye'de aile çağdaş hukuk anlayışına uygun olarak medenî kanun esaslarına göre kurulmuştur. Kadın ve erkek eşit haklara sahiptir. Kadın erkek eşitliğinin sağlanması, toplumsal uzlaşmanın en önemli şartlarından birisidir.
Ailenin toplumdaki yerini ve önemini ****** şu sözü ile açıklar: "Medeniyetin esası, ilerlemenin ve kuvvetin temeli, aile hayatındadır. Bu hayatta yozlaşma, muhakkak sosyal, ekonomik ve siyasî bozulmaya sebep olur.
Kadının Sosyal ve Siyasî Haklarını Kazanması
******, kadının erkekle birlikte öğrenim yapması, sosyal, kültürel ve ekonomik hayatta onlarla birlikte görev alması görüşünü benimsemiş ve savunmuştur. ****** Dönemi'nde Türk kadını aile kurma, eğitim yapma ve istediği mesleği seçme hak ve özgürlüğü gibi sosyal haklar kazanmıştır.
Türk ailesinin kuruluşunu yeniden düzenleyen Türk Medenî Kanunu'nun kabul edilmesiyle, toplumsal ve ekonomik hayatta kadın erkek eşitliği sağlanmıştı. Burada kadınların siyasî haklarından söz edilmemekteydi. Demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşebilmesi için, kadınlarımıza siyasî hakların verilmesi gerekiyordu. Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında görevini fazlasıyla yapmış olan Türk kadını, ülke yönetimine de katılmalıydı.
Medenî kanun ile kazanılan haklardan sonra Türk kadınına yönetimde görev alabilmesini sağlayan siyasî haklar 1930'dan itibaren verilmeye başlandı. Önce 1930'da kadınlara belediye seçimlerine katılma hakkı tanındı. Türk kadını, 1933'te muhtarlık seçimlerine katılma hakkına kavuştu. Türk kadını, 1934'te yapılan anayasa değişikliği ile Avrupa ülkelerinin birçoğundan önce, milletvekili seçme ve seçilme hakkını kazandı.
****** bir konuşmasında; "Türk kadını dünyanın en aydın, en faziletli ve en ağır kadını olmalıdır." demiştir. ****** "Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah'ın emrettiği şey, erkek ve kadının beraber olarak ilim ve bilgiyi kazanmasıdır." sözü ile toplum hayatında kadının önemini belirtmiştir.
Böylece, Türk kadını, modern Türk toplumunda lâyık olduğu yeri tam olarak aldı. | |
|
Charissma Maraşal
Mesaj Sayısı : 537 Yaş : 34 Nerelisin GENÇ : Ankara Hobin nedir : futbol, basketbol, voleybol oynamak ve ders çalışmak Adı : yok Ruh Hali : Takım : Meslek : Öğrenci Müzik Türü : Sanal Hayvan : En Sevdiği İş : Beğenirlik : 4 Rep : 681 Kayıt tarihi : 05/08/08
| Konu: Hizmet Etmek Perş. 25 Eyl. 2008, 22:10 | |
| Arkadaşlar sizinle bu bölümde Türk halkının hizmet altında olmamasına ve özgürlüğüne ne kladar düşkün olduğunu anlatan bir anısını anlatacağım bu anıyı bize İnkılap öğretmenim İbrahim Hoca anlattı
Bir gün Atatüek'e yabancı bir misafir gelir ****** birçok ikram yapar. Hizmetçisi olan bir adam tiyecekleri getirirken ayağı takılır ve yere düşecek gibi olur yiyeceklerden bazıları dökülür ama tutar tekrar.Bunu gören ******:
-Ben Türk milletine herşeyi öğrettim ama hizmet etmeyi öğretemedim, der. | |
|