HaYaL SoKaĞı En Güzel Paylaşımın Adresi... |
| | Karabasan | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
yekta Yüzbaşı
Mesaj Sayısı : 204 Yaş : 26 Nerelisin GENÇ : ankara Hobin nedir : KİTAP OKUMAK Ruh Hali : Takım : Meslek : ÖĞRENCİ Beğenirlik : 0 Rep : 0 Kayıt tarihi : 02/10/08
| Konu: Geri: Karabasan C.tesi 04 Ekim 2008, 00:37 | |
| Ahmet, elinde valizi şosede otobüsten inmişti,
bundan sonra köyüne yayan gidecekti...Gökte
yıldızlar, sanki gülüyordu delikanlıya, ne çok yıldız
vardı, "askerlik bitti Dudu, çok şükür az sonra
sana kavuşacağım !"diye geçirdi içinden. Yürüyordu
yolu... Ekim ayının serin bir gecesiydi, bozkır ucu
bucağı belli olmayan boz kır,önünde uzayıp gidi-
yordu. Çocukluğu aklına geldi birden, yaz geceleri
anası ile babası odalarında yatarken, o kız
kardeşleri ile damda yatardı. Yer yataklarında
gece yarılarına kadar kikir kikir gülerek, kendi ara-
larında şakalaşırlardı...En ilginci de gökteki, yıldızı
aralarında paylaşırlardı...Ahmet, sabaha karşı
görünen en parlak yıldız olan demir kazık
"çoban yıldızını severdi" ...
Yolun kenarında, biçilen ekin tarlaları görünü
yordu...Harman sonu, düğün gününü kararlaştırmış-
lardı, Dudu'nun babası ile kendi babası.
Babası, "Sağılacakla teskereni al gel, düğününü
yapalım oğlum!"diye mektup yazmıştı. Trene biner-
ken, kuracağı yuvanın düşünü kuruyordu..Konpart
manda, yaşlı bir adamla, genç bir kadın vardı..
"Oğul, pek dalgınsın, dikkat ettim, yüzün hiç
gülmüyor, bir sıkıntın mı var ?"diye sormuştu yaşlı
adam. Gülümsemişti, " teskeremi aldım, vatan bor-
cunu yapıp köyüme sevdiklerime dönüyorum
amca !" diye cevap vermişti..Adam, "nerelisin ?"
diye sormuştu. Köyünün adını söylemişti...
Tren birkaç istasyonda durmuş, inenler, binenler
olmuştu...Yol yorgunluğunun üstüne uyku da
bastırmıştı. Trenin sarsıntılı sesi, arada bir çalan
düdüğü, askere giderken, kendisi gibi son tertip
olan asker adaylarının, kiminin neşeli kiminin yakın
larının gelmemesi nedeniyle buruk olmasını anım-
sadı, gülümsedi, "Ahmet efendi ! askerlik bitti
köyündesin işte..!"diye söylendi kendi kendine...
Annesi ile babası, bacıları kim bilir nasıl şaşıracak-
lardı...Tezkere gününü , yazmamıştı babasına
Süpriz yapacaktı ! Dudu, yeşil gözlü, yay kaşlı
yavuklusu karşısında görünce kimbilir nasıl sevi-
necekti...Yanıklar köyünde, şimdiye kadar böyle
düğün ne gördük ne de yaşadık !Aşkolsun
Ahmet'lere diyeceklerdi...
Köyün mezarlığına gelmişti. Taşlarla çevrili
mezarlığın yanından geçerken içi ürpermişti
nedense...Oysa, askerlikte, nöbet tutarken, karşıda
mezarlık vardı, her gün, bu mezarlığa cenaze
arabasıyla, erkek ,kadın, çocuk, yaşllı her dinden
her mezhepten cenaze geliyordu. Müslüman mezarı
hemen belli oluyordu.. Mezar taşının üstünde ay
ve yıldız, ölenin adı soyadı, cinsiyeti , doğum
ve ölüm tarihi, baba adı, memleketi yazılıydı...
Mezarlığı geçmişti ki, arkadan sinsice yaklaşan
bir tilki bacağını ıssırdı. " Vay namussuz hayvan !"
diye tilkiye yerden bir taş alıp attı, tilki çoktan
karşıya geçip mezarlığa girmişti...
Köye, girdiğinde, gecenin bi yarısı olmuştu.
Köy derin uykudaydı...Işıklar sönmüş, gök yüzünde
testekerlek bir ay vardı, hava açıktı. Ayak sesine
köyden birkaç köpek havladı...
* * * *
Avlu kapısından girdi, dut ağacına zincirle
bağlı, kara kıllı, kulakları kesik bir köpek, sahibini
tanımadığından , zinciri koparmak için yırtınırken
Osman efendi, ayak yoluna çıkmak için, taş merdi
venden iniyordı ki karşısında valizli, uzun boylu
sırtında goçuk, Ahmet'i birden karşısında görünce
tanıyamadı, "hayırdır inşallah ! Bu eli valizli kim
bu gece vakti gelen !" diye söylendi...Ahmet, gülümseyerek, ay ışığında, balmumu gibi sarı yüzlü
babasına baktı." Baba!beni tanımadın mı ?"dedi.
" Ben Ahmet !" Adam, " Amet, oğlum !" diye sesi
titredi.."Hayır mı oğlum ? Gece vakti insan gelir mi?
Gündüz gelir insan, haydi yukarı çık, ben de su döküyüm geliyom "
Ahmet , babasının açık bıraktığı kapıdan girdi..
Osman efendi, etrafı taşla çevrili yüz numaraya
oturarak büyük aptestini yaptı, sonra, naylon
ıbrıktan su dökerek k.... yıkadı, sonra yerden
sabunluktan el sabununu alarak, ellerini yıkadı
şalvarını yukarı çekerek, merdivenden eve çıktı.
Ahmet, elindeki valizi, kapı girişine koydu.
Sonra babasının eline geldi, yaşı adam, oğlunun
yüzünü öptü. Delikanlı, "Anamla,bacılarımı uyandır
ma baba !"dedi.."Sabah olsun, görüşürüm..."
Yaşlı adam, "yol yorgunusun oğul, yatağını
yapsınlar da yat !" dedi..
"Baba sen rahatına bak ! Ben şu sedire
uzanırım...!" dedi..
Osman Efendi, bir battaniye getirdi.
"Uyuyanın üstüne kar yağarmış, şunu üstüne ört
Ahmet, yastığa başını koyar koymaz uyudu
* * * * O sabah, erkenden uyanan Ahmet, ocakta
süt kaynatan annesinin elini öptü..Yaşlı kadın,
sevinçten gözleri doldu geldi..Sarıldı oğluna.
"Ana...Anacığım nasılsın ? Hastalığın nasıl oldu ?"
dedi . Yaşlı kadın, "yaşlandık gayri oğul...! Baban
şeere götürdü, doktura gösterdi, şu kırmızı hapları
verdi, kullanalı dizimin ağrısı azaldı !"dedi..
Sabah namazını kılan Osman efendi, karısına
" süt piştiyse, Amet'e koy da içisin !" dedi..
Delikanlı, "Eee...siz de ne var ne yok ?"dedi..
Yaşlı adam, " Biz iyiyiz oğul, maşallah eskerlik
sana yaramış...! Ne o ? Çorabı niye çıkardın ?"
"Evde kolanya var mı ? Namussuz tiki ıssırdı.."
dedi..Yaşlı adam, "durup dururken tilki ıssırmaz
oğul...Doktora gitsen iyi olur...!"
Ahmet, güldü, "tilkinin ısırığından ne olacak
baba! Alt tarafı bir sıyrık ..."
Keziban, ağabeyisine sarıldı, öptü. Ahmet
gülerek, "kız büyümüşsün , hem de güzelleşmişsin
dedi..Kızın yüzü kızarmıştı. Sonra, "Dudunun haberi
yok ! Git geldiğimi haber ver, ben de yarın
giderim !"dedi..
* * * * | |
| | | yekta Yüzbaşı
Mesaj Sayısı : 204 Yaş : 26 Nerelisin GENÇ : ankara Hobin nedir : KİTAP OKUMAK Ruh Hali : Takım : Meslek : ÖĞRENCİ Beğenirlik : 0 Rep : 0 Kayıt tarihi : 02/10/08
| Konu: Geri: Karabasan C.tesi 04 Ekim 2008, 00:36 | |
| | MEZARDAN UZANAN EL - 1
Serdar on iki yaşındaydı. Bir yıl vardı ki, mahalle arkadaşlarıyla şehir dışındaki top sahasında maç yapmaya gidiyorlardı. Birkaç günde bir öğleden sonra maç yapmaya giderken ağaçlıktan dolanıp top sahasına varıyorlardı. Aslında kestirmeden gitmek vardı ya o zaman da mezarlıktan geçmek gerekiyordu. Bu işe de pek istekli olan yoktu. Bazen maç uzuyor, karanlığa kalıyorlardı. Çocuklar evlerine geç kalmamak için, böyle durumlarda mezarlıktan geçiverelim diye maç bitiminde atıp tutuyorlardı ama mezarlık kapısına gelindiğinde sesler kesiliyordu.
Bir iki derken bu durum bir akşamüstü yine karanlığa kalınmıştı. Maç çok uzamış ve epey geç olmuştu. Dönüşü yok mutlaka mezarlıktan geçiyoruz diyenler yine mezarlık kapısına gelindiğinde susmuştu. Serdar duruma el koymak ihtiyacını hissetmişti. � Arkadaşlar, arkamda tek sıra olun. Ben sizi mezarlıktan geçiririm � dedi ve arkadaşlarının arkasında tek sıra olmasını sağladı. Hafif ay ışığı vardı ve kesme taşlardan yapılmış mezarlık içindeki dar yolu aydınlatıyordu. Etraf zifiri karanlıktı. Çocuklar sessizce Serdar�ın peşi sıra ilerlediler. Yolun yarısına gelinmişti ki yan taraftaki mezarlıktan bir el uzandı. � Tut elimi, benim elimi tut � diyordu derinden gelen bir ses. Serdar irkildi. Yüreği ağzına gelecekmiş gibi oldu. Çok korktu. Arkasına baktı. Kimse yoktu. Hani arkadaşları neredeydi? Gerisin geriye dönüp kaçmaya başladı. Hızla mezarlıktan çıktı. Hedefi top sahasıydı. Oraya ulaşmak istiyordu. İki kere arkasına da bakmıştı. Gördükleri tarifi imkansız şeylerdi. Peşinde ölüler vardı.
Serdar top sahasına vardığında bugünkü maçta gol attığı kalenin içine yattı. Arkasında kalenin filesi vardı. Uzanıp tutmaya çalışan olursa fark ederdi. Tehlike gelse gelse önden gelirdi. Böyle bir şey olursa o zamanda ona göre davranırdı. Serdar kalenin içine girdiği andan itibaren peşindekilerin kaybolduğunu anladı. Yine de her an tetikteydi. Gözleri dört bir yana fır dönüyordu. Serdar o gece sabaha kadar uyanık bekledi. Güneşin doğuşunu görmek kimseyi Serdar kadar sevindiremezdi. Derin bir oh çekti ve gerisin geri dönüp mezarlıktan geçerek evine vardı. O el uzanan mezar sessizliğin sesini dinliyordu. Bir hareket yoktu. |
|
| |
| | | yekta Yüzbaşı
Mesaj Sayısı : 204 Yaş : 26 Nerelisin GENÇ : ankara Hobin nedir : KİTAP OKUMAK Ruh Hali : Takım : Meslek : ÖĞRENCİ Beğenirlik : 0 Rep : 0 Kayıt tarihi : 02/10/08
| Konu: Geri: Karabasan C.tesi 04 Ekim 2008, 00:35 | |
| yurttaki 3 harflibiz iki arkdaş bi akşam yurtta "yat" saati geldi ve nerkes uyudu biz uyumadık sonra tuvaletten esrarengiz bir ses geldi "kurtarın beni"diye.hemen koştuk ve bi arkadaşımız bağırıyor meğerse arkadaşımız kabız olmuş | |
| | | yekta Yüzbaşı
Mesaj Sayısı : 204 Yaş : 26 Nerelisin GENÇ : ankara Hobin nedir : KİTAP OKUMAK Ruh Hali : Takım : Meslek : ÖĞRENCİ Beğenirlik : 0 Rep : 0 Kayıt tarihi : 02/10/08
| Konu: Geri: Karabasan C.tesi 04 Ekim 2008, 00:34 | |
| Korkutucu bir sessizlik evi sarmıştı. Kadın ürkek adımlarla odadan odaya dolaşıyordu. Bir şey arıyordu ama peşinde dolaşan gölgeden habersizdi. Kadın aradığını bulmaktan ümidini kesmiş ve yorgun bir halde, pencere kenarındaki sandalyeye oturdu, dışarı bakmaya başladı. Peşinde dolaşan adam, kadının oturduğunu görünce saklandığı yerden çıktı. Ses yapmamaya çalışarak sırtı kendisine dönük kadına yaklaşmaya başladı. Kadına iyice yaklaşınca yakalamak ister gibi ellerini kadının boynuna doğru uzatır. . . o anda kadın ani bir hisle geri döner, adam hiç vakit geçirmeden atılır, kadının sırtına vurur ve bağırır; " -Ebe ebe. " ve kaçmaya başlar. * * * * Adam yorgun argın koltuğa oturur; "-Tamam pes, sen kazandın, öldüm yorgunluktan. Saat kaç ?" Kadın sakin sakin cevap verir; "-Saat 10. " Adam "-10' mu iyi. "dedikten sonra birden bir şey hatırlayıp telaşlanır ; "-Ne !. . Olamaz. Paketleri bu gece yarısındaki uçağa yetiştiremezsem mahfoldum demektir, kesin kovulurum. " -Ama sen karanlıktan korkarsın, fobin var. -Bunu düşünmeye şimdi vaktim yok, kovulduğum zaman bol bol düşünürüm. Çabuk çabuk içeri odaya koyduğum paketleri getir. Adam paketleri alıp, koşarak dışarı çıktı. Dışarı çıkar çıkmaz bir an tereddüt etti, karanlık fobisi onu geriye dönmesi için zorladı ama çaresizdi, devam etti yoluna. * * * * Adam elinde bir kaç paketle sakin sakin yürüyordu. Birden bulutlar çoğalıp ayı kapatmaya, karanlığı artırmaya başladı. Adam karanlıktan korktuğunu belli eder şekilde adımlarını sıklaştırdı, yürürken sürekli çevresine bakınmaya başladı. Adam ürpertiyle, kararan göğe bakarken bir merdivenin altından geçti. bunu uğursuzluk sayardı, korktu uzaklaşırken tekrar tekrar altından geçtiği merdivene baktı. Korkusunu yenmek için ıslık çalmaya başladı ama ölüm marşını çaldığını farkedince sustu. Neşeli bir melodi hatırlamaya çalışırken önünden bir karakedi geçti. Hemen durdu, endişeyle çevreye baktı, sonra tekrar yürümeye başladıBu kez ürkek adımlarla yürüyor ve sürekli sağa sola bakıp bir tehlike olup olmadığını kontrol ediyordu. Bir köşeden iki adam çıkıp onun peşi sıra yürümeye başladı. Gece serindi ama adam yanaklarına doğru soğuk terlerin boşaldığını hissetti. Bir sonraki köşede peşindeki iki adama bir adamın daha katıldı. Diğer iki adama boğuk bir sesle sordu ; "-saat kaç ?. "En iri yarı olanı ; "-10. 30. " dedi. Yeni gelen "-Vakit kaybetmeyelim, çabuk olalım. " dedi. Adam arkadan gelen üç kişinin konuştuklarını duyunca hızlandı. Ayak seslerinden arkadakilerin de hızlandığını anladı, korkuyla titredi. Yeni gelen adamın sesini tekrar duydu ; "-haydi biraz hızlanın. " Adam yorgundu ama peşindekiler hızlanınca o da hızlandı, korkusuiyice arttı, peşindeydiler, yetişmek üzereydiler telaşlandı elindeki paketlerden biri düştü. Can derdine düşmüştü, paketi almak için duraklamadı bile. Arkadan tekrar bir ses duydu ; "-Yetişemeyeceğiz koşalım. " Adam da koştu koştu, paketlerden biri daha düştü, kan ter içinde kalmıştı. Mesafeyi biraz açmıştı ama yorgunluktan bitmişti. Paketlerden biri eksik olunca diğerlerinin önemi olmadığını düşündü, artık işten kovulmak filan önemsizdi, daha hızlı koşmak için elinde kalan paketleri de fırlatıp attı ve koşmaya devam etti. Fakat birden ayağı bir taşa takılıp düştü, dehşete kapıldı. Üç adam koşarak geliyordu. Kalkmaya çalıştı ama telaştan tekrar düştü. Üç adam yetişmişti, kaçamayacağını anlamıştı. Korkuyla gelenlerin yüzlerine baktı, yüzlerinde insaftan eser göremeyince, ümitsizce acı bir çığlık attı. Adamlar garipseyerek ona baktılar sonra aynı boğuk sesi duydu ; -"Sarhoş galiba. " diğeri devam etti; "-Boş ver onunla oyalanacak vaktimiz yok, nerdeyse başlayacak Galatasaray-Monako maçı. " "-Ne dersin deplasmanda yenebilir mi ? Rakip nede olsa Avrupa takımı. " Üç adam maçı tartışarak koşup gittiler. Onlar gidince yerdeki adam yarı şaşkın yarı sevinçli ayağa kalktı. Bir süre hızlı nefes alışlarla adamların peşisıra baktı, heyacanını yatıştırmaya çalıştı, alnındaki terleri sildi. Sendeleyerek ara sokaklardan birine daldı. Ana caddelerde yine birileriyle karşılaşmaktan korkmuştu. * * * * Ay hafifçe bulutların arasından sıyrıldı. Adam loş sokaklarda evlerin gölgesine sığınarak yürümeye başladı. Bir evin duvarına nerdeyse sürünerek giderken kararlı, sert bir sesle olduğu yerde kaldı ; -Dur!. . Sesin nereden geldiğini anlayamamıştı, aynı ses bu kez öfkeli bir tonla haykırdı ; -Kaldır ellerini Titreyerek kaldırdı ellerini -Ya paranı ya canını. Telaşla ceplerini aramaya başladı, bir türlü cüzdanını bulamıyordu. Demek paranı vermeyeceksin Korkuyla araştırırken iç cebinde buldu cüzdanı, çıkarmaya çalışırken aynı sesi duydu -Öyleyse geber Cüzdanı çıkardı ama geç kalmıştı, iki el silah sesi duydu, ayaklarının bağının çözüldüğünü hissetti, yere yığıldı. Aynı ses bir kahkaha attı ama kahkahası bir çıt sesiyle kesildi. Yere yığılan adamın bulunduğu evin penceresinden bir ses geldi ; -Hanım yine gangster filmi varmış, kapattım televizyonu. Adam yığıldığı yerden bir yarası olup olmadığını kontrol ederek kalktı, sapasağlamdı, bir"-ohh!. . "çekti, üstünü başını çırpıp yeniden yürümeye başladı. * * * *
Henüz iki sokak geçmiştiki birden yerde dev bir köpek gölgesi gördü, sallana sallana yaklaşıyordu. Her an köşeyi dönüp karşısına çıkabilirdi. Sağına soluna baktı, kaçabileceği yer yoktu. Kaçmayı denese bile başaramayacağını düşündü, korkusu arttı ama yine de kaçmaya başladı. O anda da köpeğin köşeyi döndüğünü gördü. Birden şaşkınlıkla durdu; gölgesi kocaman olan köpek küçük bir yavruydu. Adam kendisine ecel terleri döktüren bu yavru köpeğe öfkeyle bir tekme savurdu, tekmesi isabet etmedi. Yavru köpek havlayarak kaçtı. Yavru köpeğin kaçtığı taraftan onun annesi olduğu anlaşılan iri yarı bir köpek çıkarak adamı kovalamaya başladı. Bir süre kovaladıktan sonra adamın peşini bırakıp yavrusunun yanına döndü. Köpeğin döndüğünü görmeyen adam kaçmaya devam ediyordu. Adam yorulana kadar koştu. Köpeğin, peşini bıraktığını anlayınca oturup nefeslendi. * * * * Adam bu kez de ara sokakların karanlığından korkmuştu. Hemen ana caddeye yöneldi, yürümeye başladı. Tam bir polisin yanından geçiyordu ki, ilerdeki sokak lambasının altında dikilen bir kıza iri yarı bir adamın saldırdığını gördü. Polis o taraftan geliyordu. Fakat polisin hareketlerinde bir telaş yoktu. Adam şaşkınlık içinde olaya bakarken, kız adamın elinden kurtulup çantasından bir silah çıkarmayı başardı. Saldırgan tekrar atıldı kızın silah tutan elini bileğinden yakaladı. Kuvvetli bir iki silkeleyişle kızın elindeki silahı fırlattı. Silah polisle adamın yanına kadar savrulmuştu. Adam korkudan kısılmış bir sesle polise seslendi ; -Yardım etsenize. Polis alaylı bir şekilde güldü ; -Yardıma gerek yok, o tek başına da kızı öldürebilir. Polis daha sonra adamın şaşkın bakışları arasında yürüyüp gitti. Adamın şaşkınlığı sürerken, kız saldırganın bir tokatıyla yere yuvarlandı. Saldırgan yerdeki kızın üstüne giderken belinden bir bıçak çıkardı. Onları seyreden adam kızın korku içinde attığı çığlıkla kendine geldi, ayaklarının dibine düşmüş olan aldı ve kızı öldürmek üzere olan saldırgana çevirdi, tetiğe bastı. . . Saldırgan, hiç bir şey olmamış gibi ayakta duruyor, şaşkın ona bakıyordu. Adam bir daha ateş etti, bir daha bir daha. Kurşunu bitmişti ama saldırgana bir şey olmamıştı. Üstelik elindeki bıçakla öfkeli bir şekilde üzerine geliyordu. Yerdeki kız ise oturmuş rahat bir vaziyette onları seyrediyordu. Eli bıçaklı adam karşısına gelince kanlı dişlerini göstererek bağırmaya başladı. Ne söylediği anlaşılmıyordu ama öfkesi gözlerinden okunuyordu. Adam vampirlere inanmıyordu ama karşısındaki adamın kanlı, koca koca dişlerini görünce dizleri tutmadı olduğu yere yığıldı. Saldırgan uzandı elindeki silahı aldı, ağzından kanlı dişleri çıkardıktan sonra bu kez anlaşılır bir sesle bağırdı ; -Ne yaptığını sanıyorsun sen, şurda rahatça bir film çeviremeyecek miyiz ? Üstelik tabancadaki tüm kurusıkıları harcamışsın!. . Filmi çeken diğer adamlarda köşeyi dönüp gelmiş adama bağırmaya başlamışlardı, adam ayağa kalktı, topuğunun üstünde geriye döndü, silah sesini duyup gelen az önceki polisin bıyık altından gülerek kendisine baktığını görünce başıyla selam verdi, yanından geçip sakince yürümeye başladı, filmciler hala arkasından bağrışıyordu. Adam başka bir caddeye dönünce, ağzıyla rüzgar uğultusunu andıran korkunç bir ses çıkarmaya başladı, duvara dayalı bir merdivenin altından geçti, önünden geçen kara kediye tekme attı, karşısına çıkan bir köpeği korkuttu. Yanından geçtiği çocuk parkına girdi, kaydıraçtan kaydı, parktan çıkarken gördüğü sarhoşun yanından sallanarak geçerken seslendi ; "-İyi geceler hık. . . birader hık. . . " diye, sarhoş taklidi yaptıktan sonra caddeye çıktı, bir şarkıyı ıslıkla çalarak, neşeli adımlarla, kah zıplayıp, kah oynayarak evine doğru yürümeye başladı.
Ahmet Ünal ÇAM | |
| | | yekta Yüzbaşı
Mesaj Sayısı : 204 Yaş : 26 Nerelisin GENÇ : ankara Hobin nedir : KİTAP OKUMAK Ruh Hali : Takım : Meslek : ÖĞRENCİ Beğenirlik : 0 Rep : 0 Kayıt tarihi : 02/10/08
| Konu: Geri: Karabasan C.tesi 04 Ekim 2008, 00:33 | |
| bundan kaç sene önce bizim orda 5 kız kardeş yaşardı bu kız kardeşlerin ne anneleri nede babaları vardı bunlar bigün uyurken soba zeyirlenmesinden öldüler bunun üzerine bikaç sene geçti bu kız kardeşlerin evlerinde bi degişşikler olmaya başladı bu evde bizim tarlanın yanındaki tarlada annem bi gün biber ekerken bahceye bu evden garip sesler gelmeya başlamış annem korkmuş ve kazmayı elindenatmış ve bagırmaya başlamış ve mahale dekiler gelmiş eve bakmışlarki o 5 kız kardeş evde kuran okuyorlarmış ordakiler o ölen 5 kız kardeşi görünce kaçmışlar ve bidaha o eve giren olmadı çünkü o 5 kız kardeşler eve kimseyi sokmuyorlarmış | |
| | | Charissma Maraşal
Mesaj Sayısı : 537 Yaş : 34 Nerelisin GENÇ : Ankara Hobin nedir : futbol, basketbol, voleybol oynamak ve ders çalışmak Adı : yok Ruh Hali : Takım : Meslek : Öğrenci Müzik Türü : Sanal Hayvan : En Sevdiği İş : Beğenirlik : 4 Rep : 681 Kayıt tarihi : 05/08/08
| Konu: Karabasan Cuma 03 Ekim 2008, 16:42 | |
| Karabasan
Hikayeleri okuyunca biraz etkilendim birazda tebessüm ettim... başıma gelen bu olayı kime anlatıysam yarısı inandı yarısıda olamaz öyle şey dedi yoru hakkı sisze ait tabii..
2004'ün temmuz ayı günlerden cuma annem ve babam kütahya da ki abim yanına gitmişlerdi evde kimse yoktu ve haliyle aklıma bin bir türlü şeyler geliyodu. sebze ve meyve toptancılığı yaptığımız için bursa ya çarşamba günü gitmiş cuma günü ise geri dönüyordum. Başıma bir kaç kez karabasan geldiği için artık alışmıştım ne biliyim arabanın içinde bile bana geliyodu artık. cuma günü eve geldiğimde saat 23":30 civarıydı yatağıma girip uyuma çalışırken birden olduğum yere sızdım. ve derken o uyku esnasında kapı gıcırtısı geldi yattığım yerden kalkamadım ve sanırım bizimkiler geldi dedim. sonra mutfaktan tava tencere sesi geldi ve yattığım odanın kapısı yarım kapalıydı ve kapı birden yavaşca açıldı fakat benim üstümde bir ağırlık vardı ve bir türlü kalkamıyordum. odaya girdi üzerimde ki örtüyü yavaşca kaldırdı ve bir diziyle üstüme bastırdı ve ağzımı kapamaya çalıştı o an aşırı bir korku ve telaş vardı bende. ağzım san ki düğümlendi hiç birşey yapamıyordum. ve allah'a dua etmeye başladım sonra kelime-i şahadet getirdim e üzerimden yavaşca kalktı o karabasan kalkar kalmaz bende ayaga kaltım iki elim öne doğru uzatıp yakalamaya çalıştım sonra evde ki telefonluğun altına doğru sıkıştırdım telefonluğun ayansından ayın ışığı yansıyordu birden kafamı kaldırıp aynaya baktım kendimi göremedim kafamı geriye çevirip baktım ve bedenim ilk yattığım şakilde duruyordu o an içime öyle bir krku ve heyecan sardı ki ne pacağımı şaşırmıştım... sonra bedenimin içine tekrar giridim Allah'a tekrar dua ettim karabasan geldi üzerimden sıyırmış olduğu örtüyü iki eliyle tutu havaya kadırıdı(kaldırıdğı esna da kolları ve bedeni uzadı nerdeyse tavana çarpacak duruma geldi)üstümü örttü ve geldiği gibi odanın kapısını yavaşca kapadı sonra tekrar mutfaktan yine tava tencere sesi geldi en son dış kapı sesi gırtısı geldi ve gitti. karabasan gider gitmez ben yattığım yataktan kalktım ve saate bahtım saat tam 00:30 u gösteriyodu afallamıştım oturdum 3 kulfü 1 fatiha okuyup yattım ama yatana kadar da en bi 2 saat geçti... | |
| | | | Karabasan | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|